Sessizce…

depresyon
Bir gün dedi,bir gün acaba gerçekten benim karşıma da çıkarmı ki?Ya da ben hep böyle yanlış sevdalara tutulup,hep hayal kırıklıklarıyla mı yaşayacağım.Kimse sevmeyecek mi beni gerçekten…
Bütün gece bunları düşündü.Nerde hata yapıyorum acaba,neden terkedilen ben oluyorum?Sürekli aynı sorular beyninin içinde dönüp duruyordu.Sonra durdu ve kendi kendine konuşmaktan vazgeçti.Vakit epey geç olmuştu,sabahın ilk ışıkları perdenin altından beri içeri yavaş yavaş süzülüyordu.
Artık uyumalıyım,uyumalıyım ve yepyeni bir güne uyanmalıyım dedi.Sessizce yorganı başına çekerek uyumaya çalıştı.Aradan biraz zaman geçmişti ki gözleri yavaş yavaş aralanmaya başladı.Ne kadar geçti acaba diye geçirdi aklından,artık kalkmalıyım dedi.Halbuki daha uyuyalı 1 saat bile olmamıştı.Farkında değildi ama artık uyumak bile ona zor geliyordu.Uykuda geçen vakit sanki ömründen çalıyordu.
Kalkıp yüzünü yıkamak için banyoya gitti,bir süre aynada kendini seyretti.Gördüğüne kendi bile inanamamıştı.Gözlerinin altı çökmüş,saç sakal birbirine karışmıştı.Bu benmiyim dedi kendi kendine,ne zaman bu hale geldim diye düşündü.Hiç aklına gelmedi halbuki o gittiğinden beri ne doğru dürüst yemek yemişti ne de uyumuştu.Alışamamıştı ki yokluğuna.Nasıl alışacaktı ,daha bir hafta önce nişan için yüzük bakmaya gitmişlerdi ve düğün için hayaller kuruyorlardı.
Şimdi başka bir erkek için gitmişti,aklı almıyordu bütün bu olanları.Sanki beyni ona akıl almaz oyunlar oynuyordu.O sırada yüreğinde yine o tanıdık acıyı hissetti.Hayali gelmişti gözlerinin önüne.O gün,onu o kafe de gördüğünü hatırladı.Sevdiği,evleneceğini düşündüğü kadının ellerini başka bir adam tutuyor,saçlarında kendinden başka yabancı bir el dolanıyordu.
Sanki o an,orada ruhunu teslim etmişti.Halbuki ne çok sevmişti onu,imkanı olsa bütün dünyayı önüne sererdi.Ama o gitti başkasının olmayı tercih etti,hemde hiç bir açıklama yapma gereği bile duymadan.Yaşanan herşeyi tek bir kalemde silip atarak hiç birşey yaşanmamış gibi.
Birden amansız bir ağrı saplanmıştı başına.Yavaşça merdivenleri inerek mutfağa doğru yöneldi.Dolaptan bir ağrıkesici aldı ve gözü lavabonun üzerinde duran viski şişesine takıldı.Bir an bile tereddüt etmeden viski şişesini eline aldı ve ilaç kutusunda ne kadar ilaç varsa hepsini avucuna boşalttı.O an şuursuzca avucunun içindeki ilaçları tek bir hamlede ağzına atıp viskiyi yudumlamaya başladı ve boş şişeyi mutfağın ortasına doğru fırlatıp attı tıpkı hayalleri gibi…
Sonra tekrar geldiği gibi merdivenleri çıkarak odasına geri döndü.Boylu boyunca yatağın üzerine attı kendini.Gözünden istemsizce akan gözyaşlarını bir eliyle siliyor,bir taraftan da hala neden neden diye sayıklıyordu.Aradan ne kadar vakit geçtiğini artık kestiremiyordu.Gözleri kararmaya başladı ,demek gece oluyordu artık diye düşündü.Yavaş yavaş kapanan göz kapaklarına artık hakim olamıyor ve kendini uykuya teslim ediyordu usulca…
Sadece son kez dudaklarından şu mırıldanma duyuluyordu “seni hala çok seviyorum”.Bunlar artık son sözleri olmuştu.Uykuya bırakır gibi kendini sessizce ölümün kollarına bıraktı…

SİYAHGOLGE…

Yorum bırakın